Şayet Tanrı konsepti belli noktalarda çelişkiliyse çelişmezlik yasasına göre söz konusu varlık var olamaz.ğer Tanrısal sıfatlar arasında birbiriyle veya kendi içlerinde çelişen sıfatlar varsa, somut bir olgu olmamasına rağmen Tanrı'nın varlığı çürütülebilir.
Tanrı'nın varlığının kanıtlanabilmesi için gereken şey Tanrı'nın maddi olması değil, evrende sınanabilir etkileri olmasıdır. Örneğin kehanet maddi bir fenomen olarak görülmez ancak kişinin tahminlerinin doğruluğu kontrol edilerek kehanetin varlığı sınanabilir.
Doğal seçilim zorunlu olarak bu şekilde işlemez. Eğer üstün ırk ve diğer ırklar arasındaki evrimsel rekabet büyük değilse bütün ırklar aynı anda var olabilir.
İnternet sadece bilgi kaynaklarına erişimi "yaklaşık olarak" eşitlemiştir. Eğer ırkların birbirlerine üstünlükleri ve zayıflıkları biyolojik özelliklerinden kaynaklanıyorsa internetin varlığı bu durumu değiştirmeyecektir.
Üstün ırk için en verimli strateji üstün olmayan ırkı hayatta bırakmak ve sömürmek olabilir. Üstün ırk diğer ırkları yok etmemekten kârlı çıkabilir. Diğer ırkları kullanan bir üstün ırk, onunla aynı özelliklere sahip olan ama önüne gelenin yok olmasına neden olan bir ırktan daha avantajlı olabilir.
Doğal seçilim zorunlu olarak belli özellikler bakımından üstün olanların üstün olmayanları yok edeceği şeklindeki bir iddiayı barındırmaz.Eğer üstün olan popülasyonla üstün olmayan popülasyon arasında evrimsel rekabet yoksa (kaynak, partner vb.) iki popülasyon bir arada yaşayabilir.
Kötülüğün aşırı örnekleri ruhsal olgunlaşmaya yaramak bir kenara, insanın sonraki hayatını ve ruhsal gelişimini olumsuz yönde etkilemektedir.
Ruhsal olgunlaşma için var olandan çok daha az kötülük yeterlidir. Örneğin teknolojinin gelişmesi doğal kötülüğün neden olduğu acıyı azaltmaktadır. Teistler için bu durum ruhsal olgunlaşmayı engellememelidir. Çünkü engelliyorsa, bu, insanın Tanrı'nın Dünya'daki amacını engellemesi anlamına gelir.
İnsan doğasını evrenin önceki koşullarından bağımsız görmemiz anlamsızdır.
İnsan omnivor bir canlı olduğu için vücut yapısı ne tam olarak et yemeye ne de tam olarak bitkisel beslenmeye adapte olmuştur. Eti diğer canlılarla aynı şekilde tüketmiyor olmamız doğamızın et yemeye aykırı olduğu anlamına gelmez. Biyolojik evrim teknolojik evrimle paraleldir.
İnsan kendi doğasına göre seçim yapıyorsa, söz konusu seçimler tam anlamıyla belirlenmiş olsa bile kendi iradesiyle seçim yapmış demektir.
Ahlaki sorumluluk için kötü ve iyi arasında seçim yapabilme yeteneğinin gerekliliğini iddia etmesine rağmen Tanrı'nın mutlak iyi ve özgür olduğunun kabulünü gerektirmektedir.