Bu argüman kendi içine dönmektedir, zira doğal grup 'yaşam boyu süren grup' olarak tanımlanırsa, yaşam boyu sürmeyen her grup 'doğal olmayan' olarak tanımlanıp ilk baştaki önermeyi destekleyebilir. Bu haliyle tanım argümanı zaten içermektedir.
Bu durum cinsiyete dayalı bir ayrımcılık olmakla birlikte çözümü herkesin bu zorunluluğa sahip olması değil, hiç kimsenin böyle bir zorunluluğu olmaması olacaktır.
Biyolojik olarak erkeklikle özdeşleştirilen belli özellikleri taşıyor olmak ölüm tehlikesi de içeren ve emirlere uymanın zorunlu olduğu bir işi yapmaya zorunlu tutulmak için bir gerekçe olarak gösterilmektedir.
İnsanlar çoğunlukla başkalarının yanında gülmek konusunda bir sıkıntı hissetmezken, başkalarının yanında ağlamak konusunda utanç ya da çekinme benzeri hisler taşıyabilmektedir ve bu da 'birlikte ağlamayı', 'birlikte gülmeye' göre daha zor bir hale getirebilir
Bu kapitalizmin içkin bir problemi değil, ulusal ekonomiyi korumaya çalışan devletin serbest pazara getirdiği gümrük kontrollerinden kaynaklanan bir problem olabilir.
Bu hala faydacı bir görüştür, çünkü varsayılan bir çoğunluğun çıkarı için azınlığın bir hakkı hapis tehditi aracılığıyla belli bir oranda ihlal edilmiştir. Bunun yerine yoksulların barınma, gıdaya ulaşım ve sağlık hizmetlerine ulaşımı gönüllü bağışlar ve yardımlaşmayla karşılanması yeğdir.
İnsanların yeterli besine, yeterli sağlık hizmetine ve barınmaya sahip olması da pozitif ahlaki haklar olarak kabul edilebilir ve bunlar söz konusu olduğunda mülkiyet hakkının belli biçimlerde ihlal edilebileceği görüşü savunulabilir.
Mülkiyetin temel hak olarak kabul edildiği bir düşünce biçiminde, reddedilmesi durumunda hapis cezasının söz konusu olduğu bir vergi sistemi hırsızlık olarak değerlendirilebilir.
amaçların meşruluğu, araçlar için meşruluk kaynağı değildir.
Marksist anlamda 'devrimci özne' halk değil, işçi sınıfıdır ve bu da Marx'ın emek-sermaye kuramı olarak adlandırılan kuramına dayanır. Halk gibi mistik ve içi boş bir kavram değildir.
İnsan, bir amacın aracı değil, kendi içinde bir amaçtır.
Yurttaşlarının vergileriyle finanse edilen ve İslam'ın belli bir yorumlanış biçimini resmi olarak yayma faaliyetlerini destekleyen bir kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığı'nı barındıran ve İslami inançlar hakkında bir dersi zorunlu olarak okullarda öğreten bir ülkedir.