Kelimelerin, gerçek düşüncelerimizi sınırlandırdığı yadsınamaz bir gerçektir.
Kelime dagarcığımız kadar düşünebiliriz yerine, kelime dagarcığımızın yettiği kadar düşüncelerimizi ifade edebiliriz olmalıydı
bahsi geçen cümlenin bilgiyi doğru aktaramadığı konusunda bir kaygı duymuyorum. açıkçası, hukuk kitabı yazmıyoruz sonuçta, bu nedenle başlık açarken bilgiyi aktarabilmesi kafi diye düşünüyorum.
bu önermede hayal gücü etkeni yok sayılmıştır. bu yüzden yanlış bir önermedir.
eğer durum böyle olsaydı hiç bir zaman yeni şeyler icat edilemezdi. bilgisayar diye bir kelime yokken birileri bilgisayarı düşünmüş mesela.
“Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır.” wittgenstein
“Dil varlığın evidir.” Heidegger
Düşünmeye başlayınca konuşmaya başlıyoruz otomatikman.Kelimeler beynin komutları. Az kelime az komut. Az komut az kontrol, az düşünme
Kelimesiz dusunme eylemlerini nasil yok sayabiliriz. Bir ressam soyut bir resim yaparken, bir muzisyen muzik dogaclarken veya bir satranc oyuncusu olasaliklari hesap ederken kelimelerle mi dusunur? Ayrica, insanlar konusmaya baslamadan once dusunemiyor muydu?Ilk kelime nasil bulundu o halde
birçok isimlendiremediğimiz hareketi, "şöyle yapsak, böyle yapsak" şeklinde tarif ederiz. "şöyle" ve "böyle" spesifik eylemler olmadığından, bu dilimizin ötesinde düşünebildiğimizi gösterir.
Öyle olsa hiçbir yeni kelimenin üretilmemiş olması gerekmez mi ?
ingilizce de 200 bin duygu (sapmalar olabilir) var ve günlük dilde 9 tanesi aktif kullanılıyor. bunu da göz önüne almakta fayda var.
tam kaynak veremiyorum bir ted konuşmasında denk gelmiştim.
gönderen:Öğrenilmiş bilgi kadar düşünebiliriz, bu bilginin kelime karşılığı olsa da olmasa da.