İslam felsefesinin içinde Tanrı'nın varlığı dahi sorgulanır ve cevaplar aranır, yani ön kabul olarak sayılan bir şey yoktur. İslam felsefesi denmesi yoğunlaşılan alanı ifade etmek içindir.
insanın kalitesi takipçi sayısıyla, direkt öyle düşünülmese de, ölçülmeye başlanmış ve takipçi sayısı çok olan daha çok saygı hak eder duruma gelmiştir. Halbuki takipçi sayısının insanı daha kaliteli yapan şeylerle ilgisi çok azdır.
bu serbest ekonomideki rekabet kavramını yok eden şirketlerin kendi aralarında anlaşma yapmalarına izin vermek gibi bir şeydir. Ayrıca kim ne kadar para koyarsa o kazanır'a döner. Oyuncu satın almak, teknik direktör almak irrasyonel ve dinamik sonuçları olan şeylerdir, hakemi almak direkt müdahale
kaderden ne anlaşıldığının açıklanması gerekir. İslamiyetteki kader anlayışı sanıldığı gibi elinde senaryo var sen de çıkıp oynuyorsun değildir. İnsanın kendi kararlarında iradesi vardır, Allah tüm koşulları ve insanları bildiği için geleceği de bilir. Gelecek dikte etmez
tutup da bilgi ve belge yönetimi vs gibi uyduruk bölümler okursan bu böyledir
öğrenci projeyi yapıp fayda kazanmak yerine bitse de kurtulsam mantığıyla yaptığı için proje zaten kötüdür, eleştirilmesi gereken aslında hoca değil öğrenci olur genelde
buna savunma ekonomisini de dolaylı olarak ekleyebiliriz. Hatta kan tüketimi diyebiliriz
Teknoloji yine gelişir de bi yerden sonra insanlar hayatlarına fazla teknoloji sokmamak isteyecekler. İş dünyası ve bilim dünyası dışında son kullanıcıya yönelik ürünler artık gelişmiş özellikleriyle değil tasarım ve kullanım zecki/kolaylığı ile öne çıkacaklardır.
Sadece inanç değil her türlü kural hatta bir başkasının özgürlüğü dahi bu tanıma uyar
kendi hayallerini düşün mesela. Kaçını tam gerçekleştirebildin? Hayaller birbirlerini bile engellerler bazen
evet buton eklenmiş :)