Yaşlıların seçimlerde oy ağırlığı gençlere göre daha az olmalıdır.
Ölme olasılıklarının gençlere göre daha yüksek olmasından ötürü o seçimin sonuçlarından daha az etkileneceklerdir.
Bu durum, tecrübeli ve bundan dolayı öngörülü kişilerin problem çözmeye katkısını azaltır. Toplumun gelişimini yavaşlatır. Hatayı arttırabilir. Kriterler daha kesin doğrulukta belirlenmelidir.
Toplumun daha yasli bireyleri o toplumun siyasi inislerine kalkislarina, sollasmalarina saglasmalarina birinci el sahit oldugundan o andaki siyasi duruma en uygun liderin kim oldugu karararini daha bilincli bir sekilde verebilir.
Tecrübenin böyle bir durumda yarar sağlayabilmesi için aynı tercihin aynı koşul ve durumlar altında yapılması gerekir. Çünkü tecrübe edilen olayın yorumlamasını ne kadar yaparsanız, tecrübenizin yeni bir olay karşısında geçerliliği kalmaz. Aksi takdirde tecrübenizin önyargıdan bir farkı olmaz.
Ankara'da yagmurlu bir havada karsidan karsiya gecmeyi ogrendigimde Almanya'da da gunesli bir havada karsidan karsiya gecebiliyorum. Tecrube, uygulanabilir bilgi butunudur, tecrubelerini durumlara gore esnetebilmek de baska bir tecrubedir.
Ne var ki karşıdan karşıya geçmek, güneşli bir günde Almanya'da öğrenilseydi yağmurlu bir havada Ankara'da karşıdan karşıya geçerken sorun yaşanması olası olacaktır. Belirttiğim gibi: Tecrübe * yorum kat sayısı != yeni olay
insan yaşantısı boyunca benzer şeyleri yapar. daha önce karşılaştığı bir duruma karşı önlemlerini hatırlar ve gerektiğinde olması gerektiği kadar hızlı cevap verebilir. tecrübenin kulakardı edilmesi, mekanizmanın yavaşlamasına hatta durmasına sebep olabilir.
Bilimsel araştırmalar, gözlemler, deneyler vb. araçlar kullanılarak oy kullanımında yaş sınırlandırılması yapılmalıdır.
Toplum sadece gençlerden oluşmamaktadır. Pratik açıdan üretim ve çoğu denetim mekanizması genç nüfusta olabilir ancak genç nüfusun hayatı katı bir şekilde sistemden ibaret değildir. Yaşlıların da gençlerin hayatı üzerinde ister istemez etkisi olmaktadır.
Toplum bir bütündür. (Genel söylemleri dikkate almayınız, burada 'bütünlük' ile farklı bir şey anlatılmaktadır.) Bu bütünlük ilişkiler mekanizması şeklinde gerçekleşir. Mekanizmaların içinde birlik beraberlik gibi olgulara ek olarak nefret, ayrımcılık gibi olgular da mevcuttur.
Bütün bu olguların oluşturduğu zincirleme reaksiyon, o şeye "toplum" adını takmamızı sağlamaktadır. Yani toplum, toplum olduğu için bütün değildir de, bir bütün olduğu için toplumdur. Toplumun kökeninde, iddialı bir söyleyiş ile "doğasında", bu mekanizma, bu bütünlük yatar.
İlkokul çağına gelmiş çocuklarda toplumun bir parçasıdır. Eğitimin niteliğine göre değişmekle birlikte, pek çok çocuk, insan özüne ait duyguları yitirmediğinden yaşlılara göre daha insani cevaplar ve sonuçlar üretebilmiştir.
Çocuklar toplumu etkilemekten çok, toplumdan etkilenme rolündedirler.
Bu, çocukların toplumu etkilemediği anlamına gelmemektedir. Bir genellemedir. Toplumdan kaynaklanan bir rolün gözlemlenişidir.
Yaşlılar bir yana, belli bir eğitim seviyesinden altındaki insanların oy kullanmaması daha mantıklı. Zira bu insanlar çok kolay kandırılabilmektedir. Siyasiler bununda gayet farkındadır. Siyaseti ülke için yapmaya değil, bu insanları kandırmak için yapıyorlar.
Bkz. 1950 den sonraki iktidarlar
gönderen:İnsanların düşünceleri, fikirleri, idealleri sistemin verdiği soğuk damgalı 1. hamur kağıttan ibaret değildir.
Eğitim sistemimiz temelden çökmüş durumdadır. 50 sene evvel ilk ve orta öğretimden mezun olmuş bir adamın bir ..x.. üniversitesi mezunundan daha kültürlü ve donanımlı olma ihtimali vardır.
Bu bir elitizmdir. "Köylü ile oyum aynı mı?" demek ile farkı pek yoktur.
Bu köylüyle oyum bir mi olacaktan ziyade, reşit olan insanların oy verme "elitizmine" benzer. Bunun da ne kadar elitizm olduğu tartışılır.
Resitlik kurumu insanlarin toplumsal duzeni anladigi ve algiladigi kabul edilen bir yasa kadar kisinin cezai ve oy ehliyetinin olmamasidir. Benzer bir durum akil hastalarinda da mevcuttur. Ama Yaslilik bu ehliyetlerin elden alinmasi icin yeterli bir sebep degildir.
Bir insanın yaşı giderek arttıkça toplumsal değişikleri ne kadar algılayıp algılamadığı tartışma konusudur.Biyolojik ve psikolojik yetersizlikler nedeniyle olayları sağlıklı şekilde yorumlama yetisinin kaybolmasından ötürü bunları sağlıklı yorumlayanlara göre verdiği oyun değerinin yitirmesi gerekir
Bugün bu önerme ile kendilerini güçlü kılmak isteyenler, yarın güçsüz kalacaklarını da temin etmektedirler.
Bu durum, ortalama insan ömrü kadar yaşayan insanların ömürleri boyunca verdikleri oy ağırlıkları toplamının eşit olacağını sağladığı için bir eşitlik sağlamaktadır.
bu söylem aşırı derecede faşizan bir söylemdir. unutulmamalıdır ki seversin sevmezsin yaşanılan ülkenin gelişimi o emekçi insanlar tarafından gerçekleşmiştir ve yine yaşadığı ülke adına o insanların genç insanlardan daha çok söz söyleme hakkı vardır.
http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com_gts&kelime=EMPAT%C4%B0
gönderen:Emekliler emekçi değil, emeklidir. Emeğe bu kadar önem veriliyorsa emeği o an kim veriyorsa onun sözü geçmelidir, yıllar önce bir emek vermişler sıralarını savmışlardır.
sıralarını savdılar diye bir kenara atılıp yok sayılamazlar en azından insan olmanın gerektirdiği kadar saygı görmeliler.
Belli başlı nedenler yüzünden oy ağırlıklarının düşürülmesi yaşlı insanların yaşam koşullarını etkilemez. Etkilemeyeceğinin teminatı ise yaşlılar ve genç insanların bir arada yaşamasıdır. Kimse annesinin babasının emekli maaşına göz diken bir partiye oy vermez.
genç adaylara seçimlerde daha düşük baraj uygulanması ve daha kolay seçilebilmeleri çok daha makul olacaktır